['--:.^GüZ€Ll!kl€R D!y@rI}/`~]
Yine gel! Yine gel! Ne olursan ol, Yine de gel!
Hristiyan, Mecusi, Putperest olsan yine de gel!
Bizim dergahımız umutsuzluk dergahı değildir;
Yüz kere tövbeni bozmuş bile olsan yine gel!..

MERHABA
Forumumuza Hoşgeldiz
Üye Girişi Yapın Veya Kayıt Olun Veya Pencereyi Kapatın
['--:.^GüZ€Ll!kl€R D!y@rI}/`~]
Yine gel! Yine gel! Ne olursan ol, Yine de gel!
Hristiyan, Mecusi, Putperest olsan yine de gel!
Bizim dergahımız umutsuzluk dergahı değildir;
Yüz kere tövbeni bozmuş bile olsan yine gel!..

MERHABA
Forumumuza Hoşgeldiz
Üye Girişi Yapın Veya Kayıt Olun Veya Pencereyi Kapatın
['--:.^GüZ€Ll!kl€R D!y@rI}/`~]
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Bütün Güzelliklerin Buluşma Noktası...
 
AnasayfaLatest imagesGiriş yapKayıt Ol

 

 İslamda Aşk ve Flört

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Angelina KauLiTz ~
Güzellikler Diyarı'nın Administratorü
Güzellikler Diyarı'nın Administratorü
Angelina KauLiTz ~


Aktiflik :
İslamda Aşk ve Flört Left_bar_bleue5 / 1005 / 100İslamda Aşk ve Flört Right_bar_bleue

Kadın
Mesaj Sayısı : 67
Yaş : 29
Başarı Sistemi : 3
Kayıt tarihi : 21/04/09

İslamda Aşk ve Flört Empty
MesajKonu: İslamda Aşk ve Flört   İslamda Aşk ve Flört Icon_minitimePaz Nis. 26, 2009 6:04 pm

AŞK VE FLÖRT
Flört veya aşkın fırtınasıyla mutlu bir evliliği bulacaklarını sananlar aldanma ihtimalini göz önünde tutmalıdırlar.

"Onlar
erdiler mutluluğa, biz çıkalım kerevetine". Sevgiyi işleyen masalların
çoğu bu cümle ile biter. Genç kızla erkek birbirlerine delicesine
tutulmuşlardır, araya giren "kötü" kişilere rağmen kavuşurlar ve
evlenirler. Artık onlar mutluluğa ermişlerdir, hiç problemleri yoktur
ve saadet dolu, cıvıl cıvıl bir evlilik onlarındır. Prensle prensesi
veya Aslı ile Kerem 'i artık sonsuza kadar sürecek mutluluk
beklemektedir.

Romantik
aşk efsanesi dediğimiz bu şartlanma, bize dünyadaki her genç erkeğe
karşılık, "onun için yaratılmış" bir genç kız bulunduğunu anlatır.
Kendisine yazılmış olan insanla karşılaşıldığında kişi onu hemen tanır;
çünkü ona aşık olur. Artık kendi seçtiği insanla karşılaştığına ve bu
birleşme haliyle kusursuz olacağına göre, birbirlerinin bütün
ihtiyaçlarına ebediyen karşılık verebilir ve dolayısıyla da sonsuza
kadar kusursuz bir uyum ve beraberlik içinde mutlu yaşayıp
gidebilirler.

Ama
gerçek böyle olmaz. İhtiyaçlar karşılanmazsa, korkunç bir hata yapılmış
olduğu ortaya çıkar. Demek ki yanlış yorum yapılmıştır; aşk zannedilen
gerçek aşk değildir. Ya boşanma veya geçimsizlik evlileri bekleyen
akıbettir.

Aşık olma
Gerçek
anlamda "Aşık olmak", iki kişinin sadece, birbirlerinin gözlerinin
içerisine sevgiyle bakmaları değil; aynı zamanda, tüm fikirleriyle aynı
yöne bakabilmeleridir ve bakışlarla olduğu gibi ruhen de
bütünleşebilmeleridir.

Aslında
"aşık olma" sevgiye eşdeğer değildir. Birincisi aşık olma tecrübesinin
özellikle cinsel arzu ile ilgili yanı vardır. İkincisi de hiçbir aşk,
hep devam etmez ve geçicidir. Kime aşık olunursa olunsun, bu ilişki
yeterince devam ederse er ya da geç aşk sona erer. Bu, aşık olunan
kişiyi sevmekten mutlaka vazgeçilir anlamında değildir. Ama aşık
olmanın en büyük özelliğini oluşturan ihtiraslı sevgi mutlaka biter.
Balayı muhakkak sona erer. Romantizmin açan çiçeği katiyetle solar.

Meşhur
hikâyede Mecnun da Leyla 'ya olan aşkının geçici olduğunu anlar,
sonunda ilahi aşka yönelir. Artık o fani olan Leyla'nın peşinde koşmaz,
ebedî aşka kavuşmuştur.

Aşık
olmanın temelinde kişinin yalnızlıktan ürkmesi vardır. Yalnızlık acı
vericidir ve ferdî kimliğimizin duvarını aşarak dışımızdaki dünyayla
daha fazla özdeşleşebileceği bir duruma ulaşmak isteriz. İşte aşık olma
olayı geçici olarak bu geçişi yapmayı sağlar. Aşık olmak aslında ferdin
benlik sınırlarının bir bölümünün aniden çökerek, kişinin kendi
kimliğini bir başkasının kimliğiyle kaynaştırabilmesine izin
vermesidir. Kişi sevdiğiyle birdir artık, yalnızlıktan kurtulmuştur.

Bazen
de sevgiyle her türlü engelin aşılacağı sanılır. Aşkın gücü önünde
bütün karşı güçlerin teslimiyet içinde boyun eğeceklerine ve
karanlıklara karışıp kaybolacaklarına inanılır. Aşık olunduğunda
hissedilen bu duyguların gerçeklere uzaklığı, tıpkı iki yaşındaki bir
çocuğun kendisini ailesinin ve dünyanın kralı gibi hissetmesine ve
sonsuz bir güce sahip olduğuna inanmasına benzer.

Nasıl
iki yaşındaki çocuğun "her şeye gücü yetme" fantezisi gerçeğin
darbesine uğruyorsa aşık olan bir çiftin "bir olma" fantezisi de aynı
duvara çarpar. Günlük hayatın sorunları karşısında, er ya da geç ferdi
irade ve istekler ortaya konulur. Çelişkiler belirir. Erkek cinsellik
ister. kadın isteksizdir. Kadın gezme ister, erkek kabul etmez. Erkek
para biriktirmek arzusundadır, kadın bulaşık makinesi için bastırır.
Kadın ev işlerinden söz eder. erkekse kendi meşguliyetlerinden dem
vurur. Kadın erkeğin arkadaşlarından hoşlanmaz, erkek de
kadınınkilerden. Böylece her ikisi de varlıklarının derinliklerinde, şu
üzücü gerçeği idrak ederler: Sevdikleriyle aslında "bir" değillerdir ve
sevdikleri kişinin kendi arzulan, istekleri, zevkleri, önyargıları ve
onlardan farklı bir zamanlaması vardır ve olmaya da devam edecektir.
Aniden veya yavaş benlik sınırları eski yerlerine çekilip kapanmaya
başlar; aşk biter. Yeniden iki fert haline gelirler. İşte bu noktada ya
bu evliliğin bağlarını çözmeye veya gerçek sevginin temelini atmaya
başlarlar.

Aşık
Veysel aşkı "sevdiğine kavuşamamaktır" diye tarif etmişti. Gerçekten
seven çiftler bir araya gelince her şey sanıldığı gibi toz pembe olmaz
ve çoğu zaman da "aşk" biter.

Flörte gelince
Evliliğe
flört ederek adım atmayı savunanlar hayli fazladır. Ancak flört ederken
evliliği gözetenler, birbirini gereğinden fazla kandırırlar. En azından
İlk zamanlarda kim olduklarını, ne düşündüklerini, neye inandıklarını
birbirinden gizlemeye çalışırlar.

Flört
sırasında "Tam istediğim gibi. Her konuda uyum sağlıyoruz." denir.
Fakat sorunlar, genellikle balayının bitip kişilerin gerçek yüzü ile
görünmesiyle başlar. Bu sefer yanlış insanla evlenildiği, daha doğrusu
evlendiğini sandığı insanla evlenmediği neticesine varılır.

Çünkü
flört öncesinde taraflar birbirlerini sevdirmek için abartıya kaçarlar.
Bu devrede kendi ilgisi değil karşı taraf düşünülür. Bunu karşı tarafı
sevindirmek ve o anı paylaşmak amacıyla yapar.

O zaman ne yapmalıyız?
Evlilik
öncesi flört veya nişanlılık döneminde, müstakbel eşin iyi özellikleri
aranır ve başkalarına anlatılırsa evlilikteki uyum artar. Müstakbel eş
hakkında söyleyecek güzel şeyler bulmak, sabırlı, anlayışlı. kibar ve
anlaşılabilir bir yaklaşım içinde olmak evliliğin geleceği açısından
mükemmel bir eğitim işlevi görecektir.

Evlenmeye
karar verirken eş adayının anne ve babası göz önüne alınmalıdır. Çünkü
onlarla iyi geçinmek evliliğin uyumunu artırır.

Karşı
taraf olduğu gibi kabul edilmelidir. Aşık olan veya flörtün
dalgalarında dolaşan kişiler, sevdiği kişiyi kusursuz yaratılmış olarak
algılar. Sevdiğinde hata görürse, bunları önemsiz, hatta ona renk ve
çekicilik katan küçük tuhaflıklar olarak yorumlar. İşte burada,
duygusallıkla değil, muhakeme ile karar vererek, ileride ne ölçüde
problem olacağı hesaba katılmalıdır. Davranışlarının değişeceği,
kendisine uyum sağlayacağı önyargısından kaçınmak gerekir.

Bilinmelidir
ki olgun bir evlilik, kendisinin ve eşinin bağımsız kişilikleri ve
birbirinden ayrı benlikleri olduğunu kabul etmeye dayanır. Mutlu
evlilik yapan çiftler, eşlerini oldukları gibi kabullenmişlerdir ve
onlarda mükemmeli arama ve onları değiştirme çabalarının yararsızlığını
anlamış insanlardır.

İnsanın
en fazla ihtiyacını tatmin eden, kalbine karşılık bir kalbin
bulunmasıdır ki, her iki taraf sevgilerini, aşklarını, şevklerini
birbirleriyle paylaşsınlar. Lezzetlerde birbirlerine ortak, gam ve
kederli şeylerde de yardımcı olsunlar
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
İslamda Aşk ve Flört
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
['--:.^GüZ€Ll!kl€R D!y@rI}/`~] :: Din Bölümü :: Dini Bilgiler-
Buraya geçin: